Yenileniyor
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • K.Maraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
--
--
--
--

BAŞARMANIN VE KAZANMANIN TEKNİKLERİ3227 defa okundu

kategorisinde, 30 Haz 2020 - 17:44 tarihinde yayınlandı
BAŞARMANIN VE KAZANMANIN TEKNİKLERİ

Plan yapmak:

İki iş aynı anda yapılamaz. Yapılsa bile birinden birine az yoğunlaşılacağı için eksik kalacaktır. Onun için işleri öncelik sırasına göre planlamalı ve tek tek yapmalı.

Not almak:

Palnlanan işlerin göz önünde bulundurulması için not alınmalı. Alınan notların her an göz önünde bulunan buzdolabı, televizyon, bilgisayar vs. gibi yerlere görünür şekilde yapıştırmak unutulmamalarına sebep olur.

Giyim ve kuşam düzeni:

Başarının sırlarından birisi, bedeninizi mutlu etmektir.  Bunun için iyi bir giyim, şık bir giyim, temiz bir giyim ve kaliteli bir giyim gereklidir. Takım elbise giydiğiniz zaman daha çok güdüleniyorsanız; o işi yaparken takım elbise giyin. Mekanik saat modellerinden hoşlanıyorsanız; dijital yerine mekanik bir saat takmalısınız.

Çoğu insan, giyim konusunda bedenine oturan kıyafetleri tercih ederler. Bol kıyafet giyenlerin gün içindeki mutsuzluğu, bedenine oturan kıyafet giyenlerden daha azdır. O yüzden bedeninize oturan kıyafetleri giyebilirsiniz, parfüm sıkabilirsiniz, saçınızı tarayabilirsiniz, ayakkabılarınızı temizleyebilirsiniz. Çünkü mutlak endişeyi yok ettiğinizde, işlerinize daha çok odaklanabiliyorsunuz.

Çeşitli yöntemler:

Başarının kolay olmaması, sizi güdülemekte zorlayabilir. Çoğu insan, güdülenmediği için başaramaz ve nedense etrafındaki kişilerden bu yönde bir dönüt almaz. Küçük işlerde de olsa büyük işlerde de olsa; çevrenizde sizi güdüleyecek insanların olması gerekiyor.

Bu uzun vadeli bir süreç ve bunun için arkadaşlarınızı iyi tanımanız ve sizi güdüleyecek arkadaşlar edinmeniz gerekmektedir. Ya da bir işe baş koyduğunuzda ya da başaramamaktan korktuğunuzda; o arkadaşınızın yanına gitmeli ve size güç vermesini sağlamalısınız.

İkinci bir yöntem ise; kendinize zaman ayırmak veya kişisel zaman üretmek. İnsanın başarması için temel etkenin beden olduğunu söylemiştik ancak bedeninizi nasıl mutlu edeceğiniz tam bir muallak. Basit yöntemler ile bunlar başarılabilir.

Örneğin; sabah kahvaltısını dışarıda yapmak, bir parka gidip oturmak, sohbet etmek, spor yapmak, yoga yapmak, sabah erkenden duş almak, gece açık havada yatmak, kütüphaneleri ziyaret etmek, bir eğlenceye gitmek gibi etkinlikler olabilir. Sadece ne istediğinizi bilmeniz yeterlidir bu yöntem için.

Sonuç olarak başarmak eylemini gerçekleştirmek için öncelikle kendinizi hazırlamalısınız. Bedeninizi buna hazırlamalı ve ardından yapacaklarınızı unutmamak ve sürekli güdülenmek için not almalısınız. Gerekli durumlarda sizi güdüleyecek arkadaşlar edinmelisiniz ve bakımlı olmalısınız.

Başarıya giden yolda, ilk adımı atmak çok önemlidir. Bir kez bir başarı gösterdiğinizde artık gerisi çok daha rahat gelecektir. Bu kesinlikle böyledir. Birinci başarıdan sonra diğerleri koşarak gelirler.

İlk başarısızlıkta vazgeçmek ve “ben başaramam” demek insanın kendisine yapacağı en büyük kötülüktür. Defalarca denemeli ve başarıncaya kadar devam etmeli.

Kaybetmek insanı bu konuda bağımlı hale getirebilir. Buna güzel bir örnek verecek olursak;

Öğrenilmiş Çaresizlik Deneyi

Öğrenilmiş Çaresizlik ile ilgili yapılan deneyler, ilk olarak köpekler üzerinde yapılmaya başlanmış, sonrasında bu deneyler çeşitli hayvan cinsleri üzerinde de uygulanarak öğrenilmiş çaresizlik kavramı genellenmeye çalışılmıştır. Hayvan deneyleri sonrası çeşitli tartışmalar ve düşünceler, daha sonra bu deneylerin insanlar için de yapılabileceği düşüncesinin doğmasına neden olmuştur. Bu düşünceden sonra ise öğrenilmiş çaresizlik teorisi hakkında insanlar üzerinde de bir takım deneyler yapılmıştır.

Köpekler üzerinde yapılan deney;

Öğrenilmiş Çaresizlik durumunun meydana gelmesine yol açan ilk deney. Seligman ve Maier’in 1967 yılında köpekler üzerine yaptığı deneyi şu şekilde aktarabiliriz: Seligman ve Maier (1967) üçlü deney deseni içinde köpeklerle yaptıkları iki aşamalı çalışmada üç farklı köpek grubu oluşturmuştur. Bu gruplardan birinci grup kaçma, ikinci grup bağlı(çaresiz, kaçamayan) ve üçüncü grup kontrol gurubudur.

İlk aşamada birinci gruptaki köpeklere elektrik şokunun geleceğine dair herhangi bir uyarı verilmeksizin bir kutu içinde kaçabilecekleri şekilde elektrik şoku verilmiştir, köpekler kutunun içindeki pedala basınca elektrik şoku kesilmiştir.

64 deneme sonucunda köpekler elektrik şokundan kurtulmayı öğrenmişlerdir. Deneydeki ikinci gruptaki köpeklere ise aynı özellik ve aynı şartlar altında, aynı sayıda elektrik şoku verilmiştir burada birinci gruptan farklı olarak ikinci gruptaki köpekler için kutunun içinde bir pedal bulunmamaktadır ve dolayısıyla ikinci gruptaki köpekler elektrik şokundan kaçamamışlardır.

Deneye katılan üçüncü gruba ise deneyin ilk aşamasında herhangi bir işlem uygulanmamıştır. Deneyin ikinci aşamasında üç gruptaki köpeklerin tamamı kaçma-kaçınma testine tabi tutulmuşlardır. İki bölmeli bir kutuya konulan köpeklere elektrik şokundan bir dakika önce ayırt edici uyarıcı olarak ışık verilmiştir ve kutunun elektrik şoku olan bölümünden güvenli bölümüne geçen köpekler şoktan kurtulmaktadır.

Kaçma ve kontrol gruplarının aksine, çaresizlik grubundaki köpeklerin çaresizlik davranışı geliştirdiği gözlenmiştir. Bu gruptaki köpekler elektrik şokundan kaçmak için çok az çaba göstermişler, bu durum güdülenmedeki eksiklik olarak değerlendirilmiştir.

Ayrıca bu gruptaki köpekler şoku kesmek için herhangi bir başarılı davranış gösterememişler ve kutu içinde yatarak şokun gelmesini beklemişlerdir. Bunlar da bilişsel eksiklik ve duygusal eksiklik olarak tanımlanmıştır. Fakat bu grubun aksine ilk aşamada şoktan kaçabilen köpekler ile deneyin ilk aşamasına katılmayan köpekler, deneyin ikinci aşamasında gelen şoktan kurtulma davranışını kolaylıkla sergilemişlerdir.

Seligman ve Maier (1967), yaptıkları bu çalışma sonucu şu açıklamayı yapmışlardır:

“Bugüne kadar öğrenme teorisinde öğrenmeyi gerçekleştiren kazanım (olaylar arasındaki açık bir izlerlik olması) gibi iki işlem yer almaktaydı. Bu çalışma ile üçüncü bir işlem daha önerilmektedir ve o da olayların birbirinden bağımsız olmasının da öğrenme oluşturabileceğidir.

Bu şekilde bir öğrenme, kazanım ve sönmeden farklıdır. Bu öğrenme, organizmanın elektrik şokundan kaçma girişiminde bulunmasını engeller ve hatta bu durum, organizmanın tepkisiz (davranımsız) kalmasına neden olur”. (Kümbül 2002: 46, Seligman, M.E.P. & Maier, S.F. 1967: 4-5 den aktarma)

Yapılan bu deney sonrası çaresizlik grubundaki köpeklerin kutunun içinde gelecek olan elektrik şokuna karşı hiçbir şekilde kaçma-kaçınma davranışı içerisine girmemelerinin nedeni olarak, köpeklerin kendi davranışlarıyla elektrik şokunun verilmesi arasında herhangi bir ilişkinin bulunmadığını öğrenmeleri durumu söz konusudur. Başka bir ifadeyle gösterilecek hiçbir davranışın elektrik şokunu engellemeyeceğini öğrenen köpeklerde çaresizlik davranışları ortaya çıkmaktadır.

Haber Editörü : Tüm Yazıları
YORUM YAZ